Dijital İtibar ve Kriz Yönetimi
Holtz (1999) kriz
kavramını ikiye ayırır. Meteor Krizler
ve Yıpratıcı Krizler. Yazar, Meteor Krizleri anında patlak veren, yıpratıcı krizleri ise önceden öngörülen krizler olarak
tanımlamaktadır.
Sosyal medyada her alanda kriz yönetimine bu kadar ihtiyaç duyulduğu bir dönemi hatırlamıyorum. Pandeminin hayatımızı değiştirmesi ile birlikte, devletlerin ve kurumların kriz yönetimini nasıl yaptığına takipçiler olarak dakika dakika şahit olduk.
Dijital kriz yönetiminde saniyeler
içinde yapılacak bir hatanın yayılabilme ihtimali ile doğru bilgiyi yayma
gerginliğinin arasında kalınması, itibar yönetiminin de ne kadar hayati bir
önem taşıdığını bizlere gösterdi.
Kriz yönetiminin bir parçası sanıp, okuduğumuz tüm duyurular aslında bilgi verme zorunluluğu ile yapılmış
duyuru dizileriydi. Halbuki dijital ortamlarda, hele hele sosyal medyada kriz
yönetmek insanların ne duymak istediklerini uzun paragraflarla yazmaktan çok,
ne yapılması gerektiğinin iletişimi olarak konumlandırılmalıdır.
Bu bağlamda
Kıbrıs’ta sosyal medyada karşılaşılan krizleri yıpratıcı krizler olarak ele
alırsak, ön görülebilen bu krizlerin, sosyal medya aksiyon planına dahil edilmesi, sosyal
medyada topluma sonuç odaklı bilgi verilmesi, kurum ve kişi itibarını bir adım
öne taşıyacaktır.
Geçtiğimiz
haftalarda Türkiye’de meydana gelen deprem felaketinde İzmir Belediye başkanı
Tunç Soyer ve İletişim ekibi, müthiş bir kriz ve itibar yönetimi ortaya koydu.
Meteor Krizi, saniyeler içinde bilgi veren, harekete çağıran, sonuca
yönlendiren, ajitasyon yerine olumlu mesajlar yayarak işbirliği yaptıran bir
bir model ile sosyal medyayı oldukça verimli kullandı. Yayınlanan her
gönderinin bir amacı, yol planı ve dönütü vardı. Bu bağlamda son zamanlarda
gördüğümüz ve yıllarca örnek verebileceğimiz
en etkili kriz yönetimi örneği oldu.
Fransa’da Emmanuel Macron ekibi geçtiğimiz ay sosyal medya krizini
yönetemedi. ABD seçimlerinde kriz yönetiminin yapılamayacağı o kadar belliydi
ki Twitter seçim söylemlerine müdahale etti.
Kendi ülkemizdeki kriz iletişimini okuyacak olursak, daha yürüyecek çok yolumuzun, okuyacak çok kitabımızın ve üstesinden gelecek çok krizimizin olacağı aşikâr.
Krizler gerçek
hayatta çözülse bile, sosyal medyadaki kriz her gündem için devam ediyor, dalga
dalga yayılıyor; kurum, kişi, hatta siyasi itibarlar yerle bir oluyor. Toplumun
sadece duymak istediklerinin sosyal medya iletişimi yapılıyor. Gelebilecek olan
krizler düşünülmüyor.
İstanbul Brand
Week’te 2018 yılında dinleme şansı bulduğum Rupert Younger, David Waller ile
birlikte yazdığı The Reputation Game
adlı kitabinda
“ İtibar hareketle başlar ama
ağlarda (network) devam eder. Hepimiz artık yayıncıyız, sosyal medyadaki
söylemlerimiz itibarımız açısından kritik öneme sahiptir” (Syf.4 )
Toplumsal rollerimizin tümünü paylaştığımız ve gözler önüne serdiğimiz sosyal medyada
artık çoklu bir itibar yönetimini düşünmeye başlamak gerekiyor. Sosyal Medya
artık duyuru ve reklam platform değildir. Dinleme, anlama, yönetme, strateji
kurma ve kitle iletişimi kurma platformudur. “İtibar sizin ne olduğunuzdan öte,
sizin nasıl algılandığınızdır” ( Waller& Younger, Syf.3)
Dijital kriz ve itibar yönetimi tam da
Willliam Shakespeare’in Hamlet oyununda yazdığı gibi olmalıdır.
‘ Çok kişiyi dinle, az kişiye konuş’
Kaynakça:
Holtz, S. (1999), Public Relations on the NET, American Management Association, USA
Waller, D. &Younger, R. (2017)The Reputation Game: The Art of Changing How People See You. London: Oneworld Publications

Yorumlar
Yorum Gönder